Türkiye’nin Güvenlik Strateji Belgesi Nasıl Hazırlanmalıdır?

How Should the Turkish National Security Strategy Document of Turkey be Prepared?

Ahmet KÜÇÜKŞAHİN, E. Önder UYAR, Erçin TAHMİNCİLER, Duygu DİNÇER
Dr.Kur.Alb. HAK SAREN Md.,
P.Ütğm.,
Topçu Ütğm.,
Svl.Öğ.

Sayfa 7 – 39 (33)

Öz
Bu çalışmanın amacı, Türkiye’nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesinin nasıl bir format içerisinde yazılması ve içerisinde nelerin yer alması gerektiğini ortaya koymaktır. Bu kapsamda ABD, AB, Rusya ve Çin’in güvenlik strateji belgeleri incelenmiş ve Türkiye'nin Ulusal Güvenlik Strateji Belgesi’nin içeriğinin; genel değerlendirme (uluslararası ortamın değerlendirilmesi, ülkenin mevcut durumun değerlendirilmesi, ülkenin güvenlik anlayışı), güvenliğin hedefi, tehditlerin belirlenmesi, tehditlere karşı alınması gereken tedbirler ve sonuç başlıkları altında incelenmesinin uygun olacağı değerlendirilmiştir. Genel değerlendirme başlığı altında, ülkelerin birbirlerinden ve ülkenin kendi içindeki dinamiklerden etkilenmesinin kaçınılmaz olması nedeniyle uluslararası ortam ve ülkenin mevcut durumunun açık bir şekilde ortaya konulması gerektiği vurgulanmıştır. Bu bağlamda güvenliğe ilişkin paradigmaların mutlaka göz önünde bulundurulması gerektiğine işaret edilmiştir. Güvenliğin hedefi ise, kısa vadeli devlet hedefinin gerçekleşmesi için ulusal ve bölgesel güvenliğin sağlanması olarak belirlenmiştir. Tehditlerin belirlenmesi aşamasında, devletin temel ilkeleri çerçevesinde oluşturulmuş hedefe ulaşmaya engel olan risk ve tehditlerin belirlenmesi üzerinde durulmuştur. Risk ve tehditlerin belirlenmesi ise beş aşamada ele alınmıştır: Devletin milli güç unsurlarının büyüklüğü, mevcut güce dayanarak etki ve ilgi alanlarının belirlenmesi, belirlenen etki ve ilgi sahasındaki hedefleri, risk ve tehditlerin belirlenmesi, dünyada ve Türkiye’de cereyan eden her türlü olayın takip edilerek sebep ve sonuçlarının ortaya konulmasıdır. Bir sonraki aşama, belirlenen risk ve tehditlere karşı tedbir alınması safhasıdır. Bu aşamada güvenlik aktörleri irdelenmiş, hükümetin güvenlik aktörlerinin ve hükümet dışı güvenlik aktörlerinin neler olduğu ve onlara ne şekilde görevler verilmesi gerektiği konusuna değinilmiştir. Ayrıca tedbir alınma safhasında izlenmesi gereken sürece değinilmiştir. Geliştirilen gücün caydırıcılık yönüne vurgu yapılmış ve ancak her güvenlik aktörünün kendi üstüne düşen görevi uygun şekilde yerine getirmesi ile ortamın güvenliğinin sağlanabileceği ve ülke hedefine ulaşabileceği ifade edilmiştir. Türkiye’nin Güvenlik Strateji Belgesinin sonuç bölümünde ise sağlanması planlanan güvenlik için kararlılığa değinilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Türkiye ve güvenlik, Güvenlik Strateji Belgesi, hedef, risk, tehdit, güvenlik aktörleri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği.

Tam metin PDF

İran Nükleer Krizinde Bıçak Sırtında Siyaset

Politics on a Knife Edge in the Iranian Nuclear Crisis

Kemal TURAN
Hava Pilot Kurmay Binbaşı, 2’nci Hava Kuvveti Komutanlığı, Harekât Başkanlığı.

Sayfa 39 – 53 (15)

Öz
İran’ın nükleer programı hususunda ABD ile İran arasında tırmanan gerginlikte Türkiye bıçak sırtında bir siyaset takip etmek durumundadır. Bu bağlamda, Türkiye bir yandan İran’ı nükleer silahlar geliştirme konusunda caydırmaya yönelik uluslararası diplomatik çabalara destek vermeye devam ederken, diğer yandan da füze savunma sistemlerine ve nükleer teknolojiye yatırım yaparak İran’a karşı caydırıcılığını artırmalıdır. Diplomatik çabaların sonuç vermemesi durumunda ise İran’a karşı düzenlenecek sınırlı bir askerî harekâtta tarafsız kalarak, Türkiye ileride kendisini hedef alabilecek bir nükleer tehdidi üçüncü ülkeler marifetiyle bertaraf etmelidir. Ne var ki, böylesine hassas bir siyasetin başarılı olması ön hazırlıklı olmayı gerektirmektedir. Bu nedenlerle, Türkiye vakit kaybetmeden İran ile ilgili tüm ihtimalleri hesaba katan, gerçekçi ve senaryo temelli stratejiler geliştirmelidir.
Anahtar Kelimeler:İran, Nükleer Kriz, Nükleer Silahların Yayılması, İran Nükleer Programı, Türkiye-İran İlişkileri.

Tam metin PDF

Yirmi Birinci Yüzyılda Çatışma Alanlarında Görülen Yeni Unsurlar

New Elements in the Armed Conflicts in the 21st Century

Haldun YALÇINKAYA, Kadir Tamer TÜRKEŞ
Yrd.Doç.Dr.İkm. Bnb., Kara Harp Okulu Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi.
İs.Bnb., Özel Kuvvetler Komutanlığı.

Sayfa 55 – 89 (35)

Öz
Bu makalenin ana gayesi silahlı çatışmaların yeni unsurları olarak medya, hükümet dışı kuruluşlar ve özel askeri şirketleri ortaya koymaktır. Günümüz çatışma alanlarında sadece askerler değil, aynı zamanda devlet dışı unsurlar da yer almakta, çatışmaların seyri üzerinde etkili olmaktadır. Medya savaş zamanında askeri birliklere iliştirilmektedir. Hükümet dışı kuruluşlar çatışma sonrası süreçte vazgeçilmez halegelmiştir. Özel askeri şirketler ise orduların yerini alacak gibi görünüyor. Nihayette yirmi birinci yüzyılın çatışmalarının diğer unsurları olarak medya, hükümet dışı kuruluşlar ve özel askeri şirketler savaş plancıları tarafından değil savaş teorisyenleri tarafından da değerlendirilmesigereken önemli unsurlardır. Savaş teorisyeni Clausewitz savaş teorisi için bir üçleme geliştirmişti: halk, ordu ve hükümet. Onun üçlemesine göre zafer için bu üç boyut arasında kesin bir denge olmalıdır. Ama savaşın dengesi yeni unsurlar tarafından etkilenecek gibi gözüküyor.
Anahtar Kelimeler: Savaş, Clausewitz, Medya, Hükümet Dışı Kuruluşlar, Özel Askeri Şirketler.

Tam metin PDF

Soğuk Savaş Sonrası Dönemde NATO–AB İlişkilerinde Rekabet-İşbirliği Analizi ve Türkiye Faktörü

Competition–Cooperation Analysis in the NATO – EU Relations in the Post Cold War Era and the Factor of Turkey

Öner AKGÜL
Harp Akademileri Komutanlığı, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Yüksek Lisans II. Sınıf, Sivil Öğrenci.

Sayfa 91 – 124 (34)

Öz
“Doğu Bloğunun ortadan kalkmasıyla başlayan dönemdehem Avrupa bütünleşmesi hem de Atlantik ittifakı bir dönüşüm süreci içerisine girmiştir. Bu dönemde her iki örgüt için de başat güçlerin öncülüğünde yeni oluşumlar hazırlanmıştır. Artık NATO’ya ihtiyacın kalmadığı inancı AB’nin yeni bir güvenlik oluşumu yaratmasının yolunu açmış ancak ABD önderliğinde NATO, bu süreçte AB’yi kontrol altında tutmayı başarmıştır. Ne varki Balkanlarda çıkan katliamlar sırasında AB’nin pasif kalması, 1998 St. Malo sürecine giden yolun önünü açmış ve AB için NATO’dan bağımsız bir ordu kurma fikri gün yüzüne çıkmıştır. Bu süreçte NATO ile AB arasında işbirliği bulunurken aynı zamanda bir rekabet de başgöstermiştir. Bu bağlamda NATO’nun en önemli müttefik ülkelerinden biri olan ve ayrıca AB ile müzakere süreci devam eden Türkiye’nin, bu kapsamda yeri tartışma konusudur. Nitekim operasyonel anlamda büyük ölçüde NATO’ya bağlı Avrupa ordusu, Türkiye’nin vetosu ile karşılaşılması halinde kilitlenmektedir. Çalışmada NATO AB arasında Soğuk Savaş sonrası yaşanan rekabet ve işbirliği vurgulanmakta ve bu süreçte Türkiye’nin rolü tartışılmaktadır.”
Anahtar Kelimeler: NATO (Kuzey Atlantik Antlaşma Örgütü), AB (Avrupa Birliği), BAB (Batı Avrupa Birliği), AGSP (Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası), AGSK (Avrupa Güvenlik ve Savunma Kimliği), Türkiye, Rekabet.

Tam metin PDF

Lizbon Reform Andlaşması’nın Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası’na İlişkin Düzenlemelerinin Analizi

Analysis of the Arrangements in the Lisbon Reform Treaty Regarding Common Security and Defense Policy

Barış ÖZDAL
Öğr. Gör. Dr., Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Siyasi Tarih Anabilim Dalı Öğretim Elemanı.

Sayfa 125 – 161 (37)

Öz
13 Aralık 2007 tarihinde Portekiz’in başkenti Lizbon’da yapılan törende, Avrupa Birliği (AB)’ne üye ülkelerin Devlet ve Hükümet Başkanları tarafından, yürürlükte olan AB Kurucu Andlaşması’nı ve Avrupa Toplulukları Kurucu Andlaşmalarını değiştirecek olan Lizbon Reform Andlaşması imzalanmıştır. Andlaşma metni genel olarak incelendiğinde, genişleyen AB’nin daha etkili bir birlik olmasının başlıca amaç olarak hedeflendiği ve bu kapsamda reddedilen AB Anayasası taslağında bulunan, birçok geniş kapsamlıkurumsal reform ve yeniliklere yer verildiği saptanmaktadır. Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) itibarıyla Lizbon Reform Andlaşması analiz edildiğinde ise yürürlükte olan AB Kurucu Andlaşması’nda yer aldığı gibi hükümetlerarası karar alma yapısının korunmasının yanı sıra, bu politikanın işletilmesine yönelik kurumsal yapının kolaylaştırıldığı ve daha etkin bir Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (ODGP)’nın geliştirilmesi amacı doğrultusunda Birliğin, dünyadaki rolünün güçlendirilmesinin hedeflendiği görülmektedir. Bu bağlamda çalışmada, Lizbon Reform Andlaşması’nın OGSP’na dair devamlılıkları ve değişiklikleri analiz edilecektir.
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği (AB), Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP), Ortak Dış Politika ve Güvenlik Politikası (ODGP), Lizbon Reform Andlaşması, Türkiye.

Tam metin PDF

Körfez Savaşı ve Irak’ın İşgali Arasındaki Dönemde Irak’ta Faaliyet Gösteren BM Misyonları

UN Missions Operating in Iraq Between the Gulf War and the Occupation of Iraq

Mehmet Akif OKUR
Gazi Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölümü

Sayfa 163 – 174 (12)

Öz
Bu çalışmada, Körfez Savaşı ile Irak’ın işgali arasında geçen dönemde Irak’ta görev yapan Birleşmiş Milletler (BM) misyonlarının en önemlileri arasında yer alan Birleşmiş Milletler Irak-Kuveyt Gözetleme Misyonu (UNIKOM) ve Birleşmiş Milletler Özel Komisyonu / Birleşmiş Milletler İzleme, Gerçekleme ve Denetleme Komisyonu (UNSCOM) / (UNMOVIC) ele alınmaktadır. Hem Irak’la Kuveyt arasındaki silahtan arındırılmış bölgenin denetiminden sorumlu olan UNICOM hem de Irak’ın kitle imha silahlarından arındırılmasından sorumlu olan UNSCOM / UNMOVIC, iki savaş arası dönemde BM Güvenlik Konseyi’nin kararlarıyla kurulmuşlardır. UNIKOM’un başarılı bir BM misyonu olarak görevini tamamladığını söylemek mümkün gözükmektedir. Aynı şeyi özellikle UNSCOM açısından söylemek ise pek mümkün değildir. Nitekim uluslararası kamuoyu nezdinde de saygınlığını yitiren UNSCOM feshedilmiş, yerine UNMOVIC kurulmuştur. UNMOVIC ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı‘nın (IAEA) Irak’a ilişkin gelişmelerde sergiledikleri tutumlarla daha fazla saygınlık kazandıkları görülmektedir. Bu çerçevede İran ve Libya gibi devletlerin kendilerini IAEA’nın denetimine açmayı kabul etmelerinde bu saygınlığın rolünün bulunduğundan söz edilebilir. Bu durum uluslararası kurumların itibarlarıyla, dünya barışına sağlayabilecekleri katkı arasında doğru bir orantı bulunduğunu göstermesi bakımından da anlamlıdır ve gelecekte konu üzerinde yapılacak çalışmalarda dikkate alınması gereken önemli bir hususu oluşturmaktadır.
Anahtar Kelimeler: BM, Irak, UNIKOM, UNSCOM, UNMOVIC.

Tam metin PDF