Dünya Düzenleri ve Güvenlik: Ulus-Devlet Güvenlik Anlayışı Aşılıyor mu?

World Orders and Security: Is the Concept of Nation – State Being Changed?

H.Tarık OĞUZLU
Yrd.Doç.Dr., Bilkent Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü.

Sayfa 1 – 35 (35)

Öz
Bu yazı farklı dünya düzenleri ile güvenlik algılamaları arasındaki ilişkileri analiz etmektedir. Bunu yaparken iki farklı dünya düzenini incelemektedir. Bunlar sırası ile ulus-devlet düzeni ile ulus-devlet ötesi düzendir. Her bir sistemin karakteristik özelliklerine göre, güvenlik kavramının tanımlanışı değişmektedir. Yazı ağırlıklı olarak ulus-devlet ötesi sistemi tartışmakta ve de şu temel argümanı öne sürmektedir. Ulus-devlet düzeninin devleti esas alan güvenlik anlayışı her ne kadar ulus-devlet ötesi düzenin bireyi esas alan anlayışı tarafından sorgulanıyor olsa da, günümüzde hala hâkim olan anlayış birincisidir. Bunu gösterirken yazı günümüz sisteminin iki başat aktörü olan Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği’nin güvenlik algılamalarının karşılıklı bir mukayesesini yapmaktadır. Öne sürülen temel görüş şudur. Amerika Birleşik Devletleri’nin güvenlik anlayışı daha çok ulus-devlet düzeninin güvenlik anlayışına yakınken, AB’ninki ulus-devlet ötesi düzenin güvenlik anlayışına yakındır. Bir diğer argüman ise 11 Eylül sonrası gelişmelerin hem küresel hem de AB ölçeğinde ulus-devlet ötesi güvenlik anlayışının yerleşmesini kolaylaştırmadığıdır.
Anahtar Kelimeler: Ulus-Devlet, Dünya Düzeni, Güvenlik, ABD, Avrupa Birliği.

Tam metin PDF

21’inci Yüzyılda Güvenlik Alanının Yeni Sivil Aktörleri: Özel Askeri Şirketler ve Kontratçı Firmalar

New Civilian Actors of Security Area in 21st Century: Private Military Companies and Contracting Firms

Sait YILMAZ
Yrd.Doç.Dr., Beykent Üniversitesi Öğretim Üyesi, BÜSAM Müdürü.

Sayfa 43 – 70 (28)

Öz
Özel Askeri Şirketler (ÖAŞ) veya Kontratçı Firmalar(KF); bir askeri kuvvet için lojistik, insan gücü ve diğer hizmetler sunan şirketler olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu şirketler genişbir güvenlik yelpazesinde çok çeşitli resmi ve özel müşteriler için hizmet vermekte ve gittikçe yaygınlaşmaktadırlar. 11 Eylül sonrasında ABD’nin “terörizm”e ve “serseri devletler”e açtığı savaş, özel askeri şirketler için de bir dönüm noktası olmuş ve özel askeri şirketlere olan talebi önemli ölçüde artmıştır. Irak harekâtında, dünya kamuoyu Amerika ve İngiliz askerlerini izlerken, özel askeri şirketler sessizce ve verimli bir şekilde çalışmaya devam etmektedir. Türkiye’nin de ÖAŞ/KF’lardan faydalanmak için geniş bir fonksiyon sahası bulunmaktadır. Söz konusu istifade silahlı kuvvetlerin insan gücünü vekaynaklarını daha etkin kullanması açısından önemli bir fayda sağlayacaktır.
Anahtar Kelimeler: Şirket, Güvenlik, Savunma, Lojistik, İstihbarat.

Tam metin PDF

Rakipsiz Kalan Güç Kendini Yok Eder: ABD İmparatorluğu

Power Which is Left with No Rival Destroys Itself: The USA Empire

İlhami Binali DEĞİRMENCİOĞLU
Kur.Bnb., SKA Müdavimi.

Sayfa 71 – 92 (22)

Öz
İkinci Dünya Savaşının bitimi ile birlikte Büyük Britanya İmparatorluğundan dünya liderliğini devralan ABD, Sovyet tehlikesine karşı “hür dünyanın öncülüğü” rolünü üstlenmiştir. Kurulmasına öncelik ettiği BM, IMF, Dünya Bankası gibi bir çok kurumla “Küresel Egemenliğini” sağlamlaştıracak “ittifaklara dayalı” bir strateji takip etmiştir. Soğuk Savaşın bitmesinden sonra tek süpergüç olarak kalması; bu stratejide değişiklik yapması ve daha “tek başına” hareket etmesi sonucunu doğurmuştur. ABD’nin, uluslar arasısistemi, hukuku ve son elli yıldır savunduğu değerleri hiçe sayarak, yalnız kendi menfaatleri doğrultusunda pervasızca hareket etmesi,tüm bunların yanında: küreselleşmeyi savunurken, küresel yoksullukla mücadele etmemesi; ekonomik menfaatlerinden dolayı çevre konusundaki duyarsızlığı; terörizm ile mücadele ettiğini söylerken, aslında terörizme kaynaklık etmesi ve diğer bir çok alandaki çifte standartlı uygulamaları nedeniyle “nefret boyutunda” dünya kamuoyunun tepkisini çekmiştir. Rakipsiz kaldığını düşünen ABD, küresel ihtirası nedeni ile kendini bugünlere getiren ve temellerinioluşturan tüm değerleri yıpratmıştır. ABD İmparatorluğu sarsılmaya başlamıştır.
Anahtar Kelimeler: ABD, Hegemonya, İmparatorluk, Yanlış Politikalar, Zayıflama.

Tam metin PDF

Türkiye’nin Avrupa Birliği Müzakere Sürecinde Yunanistan ile Olan Karasuları Sorunu

Territorial Waters Problem Between Turkey and Greece in the Process of Turkey’s Negogiations with European Union

M.Melih BAŞDEMİR
Hv.Plt.Yzb., Hava Harp Akademisi 2007 Mezunu.

Sayfa 93 – 122 (30)

Öz
Türkiye ve Yunanistan’ın 1000 yıllık ortak tarihlerinde genellikle hasmane bir şekilde yürüyen ilişkileri, Avrupa Birliği sayesinde başka bir boyuta taşınmıştır. Türkiye’nin Ege’deki egemenlik haklarıyla doğrudan ilişkili olan karasuları sorunu bu süreçtebüyük bir önem taşımaktadır. Bu çalışma ile öncelikle bu sorunun hukuki açıdan bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Daha sonra iki ülke arasındaki sorunlar tarihi bir süreç içinde incelenerek tarafların tezleri objektif bir şekilde incelenmiştir. Türkiye’nin AB müzakere sürecine girmesinden dolayı, konunun AB müktesebatı içinde yeri ve çözüm şekilleri incelenmiş, bu konuda Türkiye’nin AB ile ilişkileri tarihsel bir süreç içinde irdelenmiştir. Son olarak muhtemel çözüm şekilleri ve uygulanması gereken politikalar hakkında yapılan çalışmalar teklifler haline getirilmiş ve milli çıkarlara uygun hareket tarzları geliştirilmeye çalışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ege, Karasuları, AB, Türk- Yunan Sorunları, Deniz Hukuku.

Tam metin PDF

11 Eylül Sonrası ABD-İran İlişkileri ve Siyasi Boyutta Türkiye’ye Etkileri

USA – Iran Relations After 9/11 and Their Effects on Turkey within Political Dimension

Ersin ÇELİKKANAT
İs.Yzb., SAREN Harp Tarihi ve Strateji Bölümü 2006-2007 dönemi 2’inci Sınıf Öğrencisi.

Sayfa 123 – 152 (30)

Öz
11 Eylül sonrası Irak işgalinde ABD yanlısı politika izlemeyerek beklentilerin ötesinde hareket eden Türkiye’nin, ABD’nin muhtemel İran operasyonunda nasıl bir politika takip edeceği, bugünlerde üzerinde tartışılan bir konudur. Bu makalede, ABD’nin muhtemel hedefi olan İran’a karşı takip ettiği politikanın ve sonuçlarının bölge ülkesi olan Türkiye’ye siyasi boyutta etkileri incelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre Türkiye, etrafındaki tehditkâr devletlerin etkisizleşmesi ile birlikte Orta Doğu’da önemli bir güç olarak öne çıkmaya başlamıştır. Saddam rejiminin ortadan kalkması, Suriye’nin ABD baskısınıüzerinde hissetmesi ve İran’ın uluslararası toplumda hızla yalnızlaşması, Türkiye için bu süreci hızlandırmıştır. Bu gelişmeler Türkiye’yi daha bağımsız politika takip etmeye yöneltirken, ABD’yi de Türkiye’ye karşı daha ihtiyatlı davranmaya itmiştir. Bu çalışmada, sonuçta Türkiye’nin, İran’ın mevcut durumunda olduğu gibi parçalanması halinde de bölgesel güç olma yolunda önemli bir aşama kaydedeceği tespit edilmiştir. Nihayetinde, politikasını bu yönde belirleyecek bir Türkiye’nin, ABD ile önemli bir pazarlık şansının olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Türkiye, ABD, İran, Bölgesel Güç.

Tam metin PDF

Avrupa Birliği’nin Jeopolitik Güç Mücadelesine Türkiye’nin Tam Üyeliğinin Etkileri

Effects of Turkey’s Full Membership on Geopolitical Power Struggle in the European Union

İsmail DURAN ve Orhan SEZGİN
Hv.Per.Ütğm. SAREN, 2006-2007 Ulusal ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri 2’nci Sınıf Öğrencisi.
P.Bnb., SAREN, Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi.

Sayfa 153 – 187 (35)

Öz
17 Aralık 2004’te müzakere tarihi alan Türkiye’nin tam üyeliğinin, Avrupa Birliği (AB)’nin jeopolitik güç mücadelesini nasıl etkileyeceği son dönemlerde en çok tartışılan sorulardan bir tanesidir. Türkiye sahip olduğu önemli coğrafi konumun yanı sıra, Avrupa, Balkanlar, Kafkaslar, Orta Asya, Orta Doğu ve Akdeniz’i birbirine bağlayan geçiş yolları üzerindedir. Aynı zamanda bubölgelerle kültürel, tarihsel bağlara ve ekonomik ilişkilere sahiptir. Türkiye’nin üyeliği ile AB, Kafkaslar, Orta Asya, Doğu Akdeniz ve Orta Doğu’da istikrar oluşturucu bir etkiye sahip olacak, Balkanlarda siyasi olarak ağırlığını artırabilecektir. Tam üyelik sonrası Türkiye, komşuolduğu bölgelerdeki ham petrol ve doğal gazın Avrupa’ya ulaştırılmasında kolaylıkla köprü rolü üstlenebilecek, bu yolla AB enerji arz güvenliğini artırmış olacaktır. AB’ye üye olmuş Türkiye, teknolojik açıdan sahip olduğu nitelikli ve de deneyimli ordusuyla AB’nin Güvenlikve Savunma Politikasına ciddi katkıları olacaktır. Büyük nüfusuve geniş tüketim talebi ile AB için, büyük bir pazar olabilecektir. Türkiye’nin üyeliği ile gerçekleşmesi muhtemel tüm bu faktörler, AB’yi jeopolitik güç mücadelesi veren diğer rakipleri karşısında başarılı kılabilecektir.
Anahtar Kelimeler: Jeopolitik, Güç Mücadelesi, Orta Asya, Kafkaslar, Orta Doğu, Merkez ve Doğu Avrupa, Ortak Dış ve Güvenlik Politikası.

Tam metin PDF

Avrupa Birliği Ülkelerinin Yetkilerini Güvenlik Gerekçesiyle Tümüyle Avrupa Birliği’ne Devretmedikleri Alanlar Üzerine Bir Çözümleme

A Study on the Areas in Which European Union Member States Have not Transferred Their Competences Completely to European Union Due to Security Reasons

Öner AKGÜL
SAREN, Uluslararası İlişkiler Bölümü, Sivil 2’nci Sınıf Öğrencisi.

Sayfa 189 – 218 (30)

Öz
Devletlerin ulusal egemenlik anlayışları ile yetki devrine bakışları arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin en önemli boyutu güvenliktir. Devletin güvenliği genelde yetkilerin münhasıran muhafazasını içerse de özelde bu yetkilerin devri bir güvenlik sorunudur. Avrupa ülkelerine bakıldığında 1951 yılında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile başlayan yetki devri konusu birçok alana yayılmaya başlamıştır. 1957 yılında Roma Antlaşması tarafından Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulması ile yetki devri hız kazanmıştır. Birçok ulusal politika alanı uluslar üstü bir otoritenin yasama yetkisine bırakılmıştır. 1992 yılına kadar çeşitli tadillere uğramış Avrupa bütünleşmesi, devredilen yetkilerin kapsamını genişletmiştir. Maastricht Antlaşması tarafından 1992 yılında Avrupa Birliği’nin kurulması ile birlikte ulus devletin yetki devrinin sınırlarına ulaşılmıştır. Nitekim “Avrupa Toplulukları”, “Ortak Güvenlik ve Dış Politika” son olarak “Adalet ve İç işlerinde İş birliği” alanlarından oluşan üç sütunlu sisteme “Avrupa Birliği (AB)” adı verilmiştir. Devletin güvenliğini doğrudan ilgilendiren, dış politika ve iç işlerine ilişkin yetkiler AB’ye devredilmemiştir. Bu konularda kararın oy birliği ile alınacağı belirlenmiştir. Ancak bu alanların da dışında vergi, savunma sanayi, terör ve bazı ekonomi politikaları gibi alanların, devletin güvenliğini ilgilendirmesi sebebiyle ülkelerin bu yetkileri münhasıran kendi tekelinde bulundurduğu gözlemlenmektedir. Bu araştırma ile AB ülkelerinin güvenlik gerekçesiyle hangi yetkilerini, uluslar üstü sisteme devretmediğini ortaya koymak amaçlanmıştır. AB ülkelerinin egemenlik yetkileri konusundaki tutumu, devletin güvenliğinin gerektirdiği ölçüde devredilmesini gerekli kılmaktadır. Devredilmeyen yetkiler ise devletlerin güvenlik gerekçelerinin bir sonucudur.
Anahtar Kelimeler: Ulus Devlet, Avrupa Birliği, Avrupalı Devletler, Güvenlik Gerekçeleri, Yetki Devri.

Tam metin PDF