Karadeniz’in Türkiye için Kıyısal Jeopolitik Açıdan Önemi

Coastal Geopolitic Importance of Black Sea for Turkey

Konur Alp DEMİR*
* Doç. Dr., Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü, ORCID: 0000-0003-1199-930X, e-posta: konuralpdemir@yahoo.com.tr.
Geliş Tarihi/Submitted: 12.10.2018
Kabul Tarihi/Accepted: 06.09.2019

Sayfa 573 – 604 (32)

Öz
Kıyısal jeopolitik, okyanus, deniz, göl, boğaz, delta ve nehir gibi su kütlelerinin bir ülkenin jeopolitiğine stratejik açıdan katkı yapmasını açıklayan bir kavramdır. Bu kavram çerçevesinde ve aynı eksen etrafında değerlendirildiği takdirde bir iç deniz olarak nitelendirilebilecek Karadeniz’in coğrafi konumu ile Türkiye’nin Avrupa ile Asya’yı birbirine bağlayan bir noktada konumlanması Karadeniz’i hem Türkiye hem de Avrupa ve Asya için önemli bir konuma yükseltmektedir. Bu bağlamda Karadeniz’in Türkiye için coğrafya, ekonomi, siyaset ve güvenlik unsurları açısından incelenmesi gereken bir değeri ortaya çıkmaktadır. Karadeniz’in uluslararası ilişkiler bağlamında siyaset, ekonomi ve güvenlik üçlemesinin kilit noktasında durması bu bölgeye olan ilgiyi arttırmaktadır. Bu çalışmada Türkiye’nin Karadeniz’de en uzun kıyı şeridine sahip olması bağlamında küresel siyaset ve uluslararası güvenlik konularındaki üstünlüğüne vurgu yapılacak, Karadeniz’in küresel siyasetteki önemi ve yeri değerlendirmeye alınacak, uluslararası güvenlik konularında Türkiye’nin yeterliliğini güçlendiren Karadeniz’in jeopolitik konumu incelenecektir. Bununla birlikte, çalışmada farklı unsurların Karadeniz üzerindeki hâkimiyet kurma çabaları incelenecektir. İlgili çabalar küresel yapılanmalar ve anlaşmazlıklar üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılacaktır. Çalışmanın nihai amacı Karadeniz’in Türkiye için öneminin kıyısal jeopolitik konumu açısından değerlendirilmesidir.
Anahtar Kelimeler: Karadeniz, Kıyısal Jeopolitik, Küresel Siyaset, Ekonomi, Yönetim.

Tam metin PDF

Türkiye’de Terörist Saldırıların Bölgesel İktisadi Büyüme Üzerindeki Etkileri (İngilizce)

The Effects of Terrorist Attacks on Regional Economic Growth in Turkey

Necmettin ÇELİK*
* Dr. Öğr. Üyesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, İktisadi ve idari Bilimler Fakültesi, Ekonomi Bölümü, ORCID: 0000-0003-0139-7778, e-posta: necmettin.celik@ikc.edu.tr.
Geliş Tarihi/Submitted: 06.05.2018
Kabul Tarihi/Accepted: 22.01.2019

Sayfa 605 – 630 (26)

Öz
Dengeli ve sürdürülebilir bir iktisadi büyüme süreci, iktisadi açıdan olduğu kadar politik açıdan da istikrarlı bir yapı gerektirmektedir. Bu sebeple, kapsamlı bir analiz yapılabilmesi için terörizm gibi politik dinamiklerin de bölgesel büyüme üzerindeki etkileri analiz edilmelidir. Çalışmada, Türkiye’de politik istikrarsızlık boyutlarına ulaşan terör olaylarının bölgelerin büyüme performansı üzerindeki etkileri incelenmiştir. Bu doğrultuda, 2005-2014 dönemi ve Türkiye’nin İBBS-II Bölgelerini (26 Bölge) kapsayacak şekilde tasarlanan model, sistem GMM tahmincisine dayalı olarak tahmin edilmiştir. Elde edilen bulgular, Türkiye’de yaşanan terör olaylarının bölgelerin büyüme performansı üzerinde negatif yönlü ve istatistiksel açıdan anlamlı etkilerinin olduğunu göstermektedir. Diğer bir ifadeyle, Türkiye’nin sıklıkla güneydoğu bölgesinde yaklaşık 40 yıldır süregelen terörizm sorunu iktisadi büyümeyi baskılamaktadır. Modelin diğer bulguları ise, beşer sermaye birikiminden ziyade fiziki sermaye birikiminin bölgesel büyüme üzerinde pozitif yönlü ve anlamlı etkilerinin olduğunu ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: Bölgesel İktisadi Büyüme, Terörizm, Türkiye, Dinamik Panel Veri Analizi.

Tam metin PDF (İngilizce)

Güvenliğin Ontolojisi ve Deniz Güvenliğine Dair Çıkarımlar (İngilizce)*

The Ontology of Security and its Implications for Maritime Security

Çağdaş DEDEOĞLU**
* Bu makalenin daha önceki bir versiyonu 2018’de İstanbul’da Millî Savunma Üniversitesi, Deniz Harp Enstitüsü’nde Çok Uluslu Deniz Gücü Mükemmeliyet Merkezi tarafından düzenlenen “Denizaltından Uzaya MARSEC” Çalıştayı’nda sunulmuştur. Yazar, yorumları ve katkıları için katılımcılara ve Cansu Ekmekçioğlu-Dedeoğlu’na teşekkür eder.
** Dr., Araştırmacı, Center for Critical Research on Religion, ORCID: 0000-0003-2322-0033, e-posta: dedeoglucagdas@gmail.com.
Geliş Tarihi/Submmitted: 14.06.2019
Kabul Tarihi/Accepted: 21.11.2019

Sayfa 631 – 654 (24)

Öz
Devletler ve devlet-dışı aktörler, son on yılda, deniz güvenliği ve yönetişimi hakkında stratejiler yayımlamıştır. Ardından, bu stratejilerin, değişen güvenlik bağlamını yansıtmadığı hususunda eleştiriler ortaya çıkmıştır. Fakat bu eleştiriler, çoğunlukla, yeni risk ve tehditlerin insan-merkezci bir anlayışla stratejiye eklemlenmesiyle ilgilenmektedir. Bu çalışma ise, güvenliğin klasik ve klasik sonrası ontolojilerinin karşılaştırmasına odaklanmaktadır. Burada temel varsayım, klasik güvenlik ontolojisinin her zaman bazı varsayımları dikkate alıp bazılarını görmezden geldiği şeklindedir. Bu nedenle, ontolojik eleştiri, karmaşık küresel güvenlik ortamının güvenlik kaygılarına tam olarak yanıt vermek için gereklidir. Bu durum karşısında, bu çalışma, Christian Bueger’in deniz güvenliği matrisine de paradigma temelli bir yaklaşımla katkı sunmaktadır. Sonuçta, bu çalışma, güvenliğin klasik-sonrası ontolojisini öne çıkarmakta ve bu ontolojinin temel özelliklerini yayılma, karşılıklı ilişki, uyum, doğrusal olmama ve içerme şeklinde tanımlamaktadır. Böylesi bir ontolojik dönüşün, sürdürülebilir deniz güvenliği yönetişimi için elzem olduğu değerlendirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Antroposen, Deniz Güvenliği, Güvenliğin Ontolojisi, Karmaşa, Klasik-Sonrası Ontoloji.

Tam metin PDF (İngilizce)

2013’ten Sonra Mısır’daki Sivil-Askerî İlişkiler (İngilizce)*

Civil-Military Relations in Egypt Since 2013

Özüm Sezin UZUN** - Ahmed ELERIAN***
* Bu makale, Ahmed Elerian’ın Haziran 2019’da İstanbul Aydın Üniversitesi’nde savunduğu “Civil-Miltary Relations in Egypt After 2003” başlıklı Yüksek Lisans tezinden üretilmiştir.
** Dr. Öğr. Üyesi, ORCID: 0000-0002-8673-2151, e-mail: ozum.uzun@gmail.com.
*** İstanbul Aydın Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü (İng).
Geliş Tarihi/Submitted: 19.04.2019
Kabul Tarihi/Accepted: 27.09.2019

Sayfa 655 – 689 (35)

Öz
Asker, Nasır döneminden beri Mısır siyasetinde güçlü ve etkin bir aktör olmuştur. 2011 yılında halk ayaklanmasıyla sona eren Mübarek rejiminden sonra Mısır’da demokratikleşme ihtimaline dair umutlar yeşerse de Mursi yönetimine karşı yapılan askeri darbeyle asker-sivil ilişkisindeki denge bir kez daha askerler lehine kaymış ve Mısır siyaseti ve ekonomisinde askerlerin başat aktör olmalarını hızlandıran bir süreç yaşanmıştır. Bu makale Temmuz 2013 yılından sonraki süreçte Mısır siyasetindeki asker-sivil ilişkisini analiz etmekte ve askerlerin hem Mısır siyasetinde hem de ekonomisinde elde ettikleri ayrıcalıklı haklarla ne kadar güçlendiklerini anlamaya çalışmaktadır. Bu çerçevede, anayasanın askerlere tanıdığı haklar, yasama-yürütme-yargı katmanlarında askerlerin edindikleri ayrıcalıklar, askerlerin ekonomik güçleri ve faaliyetleri, ve medya ve sivil toplum üzerindeki etkileri incelenmiştir. Makale, 2013 yılından itibaren Mısır siyaseti ve ekonomisinde askerlerin ayrıcalıklı konumlarının güçlendiğini savunmakla birlikte, bu sürecin Mısır ordusunun kurumsal ve askeri verimliliğini de azalttığını öne sürmektedir.
Anahtar Kelimeler: Mısır, asker-sivil ilişkisi, askeri darbe, El Sisi.

Tam metin PDF (İngilizce)

Modern Savaşta Anti-Drone Teknolojilerinin Mevcut Rolü ve Olası Gelişmeler (İngilizce)*

The Present Role of Anti-Drone Technologies in Modern Warfare and Projected Developments

Tolga ÖZ** – Serkan SERT***
* Bu makale, 11-12 Ekim 2018'de Belgrad'da düzenlenen Sekizinci Uluslararası Savunma Teknolojileri Konferansında (OTEH 2018) sunulmuştur.
** Dr. Öğr. Üyesi, Albay, Millî Savunma Üniversitesi, Atatürk Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, ORCID: 0000-0002-3608-2090, e-posta: toz@msu.edu.tr.
*** Dr., Albay, Millî Savunma Üniversitesi, e-posta: ssert@msu.edu.tr.
Geliş Tarihi/Submmitted: 20.01.2019
Kabul Tarihi/Accepted: 24.10.2019

Sayfa 691 – 710 (20)

Öz
Birçok bilim insanının belirttiği gibi, “Otonom dronlar, askeri teknolojide nükleer bombanın icadından bu güne en büyük buluş olarak nitelendirilmektedir. MAD doktrininin ardındaki fikir, iki tarafın da nükleer silahlarla büyük çaplı bir savaşta kazananın olmayacağı ve karşılıklı olarak yok olacağı yönündedir. Bu çıkmaz, göreceli olarak dünyayı, her şeyi kapsayan bir savaşa dönüşmekten alıkoymuştur. 1917 yılında tarihteki ilk insansız uçakla başlayan ve teknoloji ile birlikte sürekli gelişmeye devam eden dronlar 2006 yılında Amerikan Federal Havacılık Dairesi’nin ticari dron kullanılmasına ilk defa izin vermesi ile yaygınlaşmaya başladı. Buna paralel olarak akademik literatürde özellikle silahlı dronların uzun vadeli güvenlik ve istikrarı tehdit edebileceğine ilişkin dron kullanımı ile ilgili çok sayıda hipotez bulunmaktadır. Ancak, modern dronların hızla çoğalan kullanımı dünyayı hem sivil hem de askeri alanlarda açıkça daha çatışmalı bir yer haline getirme eğilimindedir. Bu husus, nükleer çatışmada MAD doktrinin aksine herhangi bir etkili çözüm bulunamamış evrensel düzeyde tanımlanamayan bir sorun olarak devam etmektedir. Bu sorunsal çerçevesinde, çalışma öncelikle giderek artan sayıda kabiliyetli dronların nasıl aşikar sorunlar yarattığı konusunda farkındalık sağlamakla birlikte literatüre en son anti-dron teknolojilerini ve araçlarını tanınması yönünde katkı yapmakta ve öngörülebilir karşı teknolojinin yol haritasını ana hatlarıyla belirlemektedir.
Anahtar Kelimeler: Drone, Anti/Karşı Drone, Drone’ların Tespiti ve Etkisiz Hale Getirilmesi, Savunma Yönetimi.

Tam metin PDF (İngilizce)

Deniz Alanında Sivil-Asker İş Birliği (SAİ)(İngilizce)*

Civil-Military Cooperation (CIMIC) in the Maritime Domain

Mehmet PALAZ**
* Bu makalenin daha önceki bir versiyonu 2018’de İstanbul’da Millî Savunma Üniversitesi, Deniz Harp Enstitüsü’nde Çok Uluslu Deniz Gücü Mükemmeliyet Merkezi tarafından düzenlenen “Denizaltından Uzaya MARSEC” Çalıştayı’nda sunulmuştur.
** Bnb., Millî Savunma Üniversitesi, Atatürk Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, ORCID No: 0000-0003-2505-987X, e-posta: mpalaz@msu.edu.tr.
Geliş Tarihi/Submmitted: 27.05.2019
Kabul Tarihi/Accepted: 12.12.2019

Sayfa 613 – 730 (18)

Öz
Askeri bir fonksiyon olarak Sivil-Asker İş Birliği (SAİ), günümüzdeki anlamıyla, 1990’larda Balkanlarda icra edilen barış harekâtları esnasında bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştır. Anılan dönemde, SAİ’ne, harekât alanındaki sivil aktörler ile irtibat tesis etmek, bu irtibat vasıtasıyla özellikle insani yardım faaliyetleri ile askeri harekâtın eşgüdümünü sağlamak ve mümkün olan durumlarda ve belirli alanlarda sivillerle iş birliği ortamının oluşturulmasını sağlamak için başvurulmuştur. Değişen harekât ortamına uygun şekilde, SAİ’nin katkı sağladığı alanlar da günümüzde çeşitlenerek artmıştır. Konuların çeşitlenmesiyle birlikte yapılan değerlendirmelerde, SAİ’nin sadece harekât esnasında değil harekâtların öncesinde planlama aşamasında da önemli katkısının olacağı anlaşılmıştır. Buna karşın SAİ, kara harekâtlarında uygulanagelmiştir. İhtiva ettiği aktör ve konu çeşitliliği bakımından, deniz alanının oldukça kapsamlı bir ortam sunması SAİ açısından göz ardı edilmiştir. Bu makalede, deniz alanının sağladığı kapsamlı ortamda SAİ’nin deniz güvenliği çabalarına nasıl katkı sunabileceği açıklanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Sivil-Asker İş Birliği (SAİ), Kapsamlı Yaklaşım, Deniz Güvenliği.

Tam metin PDF (İngilizce)

Yayın İlkeleri