Dağlık Karabağ Sorunu: Ermenistan için Çözümsüz Çatışma Olmasının Nedenleri

Nagorno-Karabakh Dispute: Why Intractable Conflict for Armenia?

Cansu GÜLEÇ
Araştırma Görevlisi, MEF Üniversitesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü, e-posta: cansu.gulec@mef.edu.tr.

Sayfa 1 – 30 (30)

Öz
Ermenistan ile Azerbaycan arasında Dağlık Karabağ sorunu ile ilgili yaşanan çatışma 1988-1994 yılları arasında şiddetlenmiştir. Bununla birlikte, Dağlık Karabağ sorunu yıllardır tanık olunan dondurulmuş çatışmalardan biri olarak kabul edilmektedir. Diğer devletler ve uluslararası örgütler sözkonusu çatışmayı durdurmak ve çatışmanın yayılmasını önlemek amacıyla barışçıl çözümü savunmuştur. Sorun pek çok aşamadan geçmiş, ancak AGİT Minsk grubunun gözetiminde yıllarca süren müzakerelere rağmen nihai çözüme ulaşamamıştır. Bu çerçevede, makalenin temel amacı, Ermenistan açısından barışçıl çözümün ve uzun süreli barışın tesis edilmesini engelleyen belli başlı önleyici faktörleri anlamaktır. Bu hususlar dahilinde sözkonusu çatışmanın analizinde, ulusal tarih ve kimlikleri akışkan, zaman içinde oluşan ve gelişen kavramlar olarak ele alan ve temelde yapanlar, yapılar ve kurumlar arasındaki sosyal ilişkilerin etnik çatışmalara yol açtığını ileri süren “inşacı teori” kullanılacaktır. Etnik grupları, doğuştan ve verili bir biçimde var olan, somut ve bağımsız oluşumlar olarak ele alan özcü yaklaşımın aksine, çözümsüzlüğü inşacı çerçeveden açıklamak önemli bir farklılık oluşturmaktadır. Bu anlayışa göre, devletlerin politikaları da devletlerarası algılar, beklentiler, kendilerine ve diğerlerine karşı geliştirdikleri kavramlara göre kurgulanmaktadır. Sonuç olarak, yalnızca tek taraflı olarak “tarihsel nefret” paradigmasını vurgulamak yerine, “güvenlik sorunu”, “düşman imajı”, “bölgede çıkarları olan diğer ülkelerin katılımı” ve en önemlisi “Ermenistan’ın iç siyaseti” Ermenistan açısından çatışma çözümsüzlüğüne katkıda bulunan faktörler olarak ele alınmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Dağlık Karabağ, Çatışma, Çözümsüzlük, İnşacılık.

Tam metin PDF (İngilizce)

21. Yüzyıl için Caydırıcılık: Teori ve Pratikte Neler Değişti?

Deterrence for 21st Century: Changes in Theory and Practice?

Hakan MEHMETCİK
Işık Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Araştırma Görevlisi, İstanbul, e-posta: hakan.mehmetcik@isikun.edu.tr

Sayfa 31 – 59 (20)

Öz
Soğuk Savaş yıllarında teorik olarak en fazla gelişmiş ve pratikte en etkin şekilde uygulanmış olan “Caydırıcılık/Nükleer Caydırıcılık”, stratejik düzeyde devletlerin yöneldiği en önemli dış politika araçlarından biri haline gelmiştir. Kendisi iki kutuplu yapı ve karşılıklı nükleer yok oluşa dayanan Soğuk Savaş’ın bir eseri olan caydırıcılık teori ve pratiği, farklı evrelerden geçerek gelişmiş ve çok yoğun bir şekilde çalışılmıştır. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle ise, akademik çalışma konusu olarak çekiciliğini bir süre kaybetmiştir. Fakat gerek 11 Eylül sonrası değişen tehdit algıları, gerekse de Doğu Avrupa, Doğu Asya ve Orta Doğu’da yaşanan son gelişmeler caydırıcılık teori ve pratiğine olan ilgiyi yeniden artırmıştır. Bu çalışmanın amacı, 21. yüzyıl caydırıcılık teori ve pratiğine hâkim olan unsurların analizini sunmaktır. Bu amaçla makalede kavram olarak caydırıcılık, klasik caydırıcılık teorisinin önermeleri ve bunlara getirilen eleştiriler analiz edilerek günümüz caydırıcılık teorisine ve pratiğine egemen olan unsurlar karşılaştırmalı yöntemle incelenecektir. Türkçe literatürde eksikliği duyulan caydırıcılık kavram ve teorisinin bütünsel analizini sunması bakımında makale özgün bir değer içermektedir.
Anahtar Kelimeler: Caydırıcılık, Klasik Caydırıcılık Teorisi, Yaygınlaştırılmış Caydırıcılık, Zorlayıcı Diplomasi.

Tam metin PDF

Kopenhag Okulu ve Güvenlikleştirme Teorisi

Copenhagen School and Securitization Theory

Başar BAYSAL* ve Çağla LÜLECİ**
* Doktora Öğrencisi, Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümü, e-posta: basar.baysal@bilkent.edu.tr.
** Doktora Öğrencisi, Bilkent Üniversitesi Ekonomi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümü, e-posta: cagla.luleci@bilkent.edu.tr.

Sayfa 61 – 95 (35)

Öz
1990’larda hızla gelişen Kopenhag Okulu, Soğuk Savaş’ın bitimiyle birlikte değişmeye başlayan güvenlik anlayışına önemli katkılarda bulunmuştur. Okulun yazına en önemli katkılarından olan güvenlikleştirme teorisi, hem ülkemizde hem de dünyada uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi çalışmalarında sıklıkla kullanılmaktadır. Buna rağmen, Türkçe akademik yazınında özel olarak güvenlikleştirme teorisini analiz eden çalışmaların eksikliği gözlemlenmiştir. Bu çalışma, güvenlikleştirme teorisi üzerine Türkçe akademik yazınına katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır ve yöntem olarak sözkonusu literatürün temel ve eleştirel çalışmalarının kapsamlı ve sistematik bir taramasını yapmaktadır. Çalışmada ilk olarak, güvenlik kavramının tanımı üzerine tartışmalar ele alınmış; gelenekselci ve yeni güvenlik çalışmalarının yaklaşımları arasındaki farklılıklar ortaya koyulmuştur. İkinci olarak, Kopenhag Okulu’nun güvenlik çalışmalarına olan katkılarından sektörel güvenlik yaklaşımı ile bölgesel güvenlik kompleksi teorisi açıklanmıştır. Üçüncü olarak, güvenlikleştirme teorisi ve öğeleri detaylı şekilde incelenmiş; güvenlikleştirme analizinin nasıl yapılabileceğine ve Kopenhag Okulu’nun normatif duruşuna odaklanılmıştır. Son olarak, Kopenhag Okulu güvenlikleştirme teorisi üzerine devam eden tartışmalar ele alınmış; yetersiz analiz edilen bağlam ve hedef kitle ile aşırı vurgu yapılan söz-edim konuları üzerinde durulmuştur. Kopenhag Okulu’nun geliştirdiği kavram ve yaklaşımları temel metinlerden faydalanarak analiz eden bu çalışmaya göre, güvenlikleştirme teorisi, güvenliğe olan inşaacı yaklaşımı ile geleneksel güvenlik yaklaşımlarından; güvenliği negatif bir kavram olarak görmesi ve devleti güvenlik çalışmalarının temel (ancak tek olmayan) öğesi olarak görmesi bakımından da diğer eleştirel güvenlik çalışmalarından ayrılmaktadır. Çalışma, okulun güvenlik kavramına inşaacı yaklaşımlar arasında önemli bir yere sahip olduğu ve güncel uluslararası güvenlik konularının analizinde kullanışlı bir çerçeve sağladığı sonucuna varmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Bölgesel Güvenlik Kompleksi Teorisi, Güvenlik Çalışmaları, Güvenlikleştirme Teorisi, Güvenlik Sektörleri, Kopenhag Okulu.

Tam metin PDF

Güvenlik Kavramını Yeniden Düşünmek: Küreselleşme, Kimlik ve Değişen Güvenlik Anlayışı

Rethinking Security Concept: Globalization, Identity and Changing Security Conception

Bülent Sarper AĞIR
Dr., Adnan Menderes Üniversitesi, Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, e-posta: bsagir@adu.edu.tr.

Sayfa 97 – 130 (34)
 

Öz
Uluslararası sistemin anarşik yapısı çerçevesinde kavramsallaştırılan devlet merkezli ve askerî odaklı güvenlik anlayışı, Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte yeniden ele alınmaya başlamıştır. Bu çalışmada Soğuk Savaş sonrası dönemde geleneksel güvenlik anlayışının gündemi genişleyen ve aktörleri derinleşen güvenlik alanını tanımlamaktaki zorlukları, küreselleşme ve güvenlik arasındaki ilişki çerçevesinde ele alınacaktır. Küreselleşme bağlamında bütünleşme ve parçalanma ikileminin kimlik nosyonu ile yakından bağlantısı ise, kimlik ve güvenlik arasındaki ilişkiyi ele almayı zorunlu kılmaktadır; çünkü her ne kadar küreselleşme, ekonomik, siyasal, toplumsal ve kültürel alanlarda bir bütünleşme sürecini hızlandırmış olsa da, homojenleştirici eğilimleriyle var olan kimlikleri istikrarsızlaştırmış ve yerel kimliklerin direnişini teşvik etmiştir. Böylece ulus-devlet, kendini hem yukarıdan, hem de aşağıdan zorlayan küreselleştirici ve yerelleştirici baskılara maruz kalmıştır. Sonuç olarak sadece devletin güvenliğini önemseyen ve bununla birlikte kimliğinin tehdit altında olduğunu iddia eden toplumsal grupların güvenlik arayışlarını göz ardı eden bir bakış açısı, sorunun özünü yakalamak anlamında zorluk yaşayacaktır. Bu çerçevede, bireyin, toplumsal grupların ve insanlığın güvenlik ihtiyaçlarını ön plana alan değer yüklü bir anlayışa güvenlik politikalarında yer verilmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, çalışma, yöntem anlamında küreselleşme ve güvenlik arasındaki ilişkinin anlaşılmasında kimlik gibi sosyal yapıların önemini vurgulamaktadır. Bu çalışma, değişen güvenlik anlayışını kimlik ve küreselleşme süreci çerçevesinde eleştirel bir bakışla ele almayı amaçlamaktadır. Böylece Türkiye’deki güvenlik çalışmaları literatürüne katkıda bulunmak hedeflenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Güvenlik, Küreselleşme, Kimlik, Parçalanma, Bütünleşme.
 

Tam metin PDF

Terörizmle Mücadelede Örgütsel Yaşam Evreleri Yaklaşımı

Organizational Life Cycles Approach in Countering Terrorism

Cenker Korhan DEMİR
Dr., Kara Harp Okulu, Savunma Bilimleri Enstitüsü, Güvenlik Bilimleri ABD Bşk.lığı, e-posta: ckdemir@kho.edu.tr; ckdemir@gmail.com.
 

Sayfa 131 – 166 (36)

Öz
Terörizm ile mücadele alanındaki akademik yayınlarda ve uygulama alanında ortaya çıkan sonuç, bir taraftan terörizmi ortaya çıkaran kökten sebeplerle mücadele edilirken; diğer taraftan terör örgütlerinin operasyonel etkinliklerinin giderilmesinin gerekliliğidir. Akademik araştırmalar da sorunun bu iki boyutuna ilgi göstermiş; hatta bazı yayınlarda terörizmle ve teröristle mücadele gibi ayrımlar yapma yoluna dahi gidilmiştir. Öte yandan, terörizmle mücadelede terör örgütlerinin de bir örgüt olduğu gerçeği çok derinlemesine araştırılan bir konu olmamıştır. Bu noktadan hareket eden bu makalenin temel amacı, terör örgütlerinin örgütsel yaşam evrelerini dikkate alarak terörizmle mücadelede hangi araçların daha önemli olduğunu araştırmaktır. Çalışmanın kapsamı etnik ayrılıkçı terör örgütleri ile sınırlandırılmış ve üç terör örgütü (PIRA, ETA, LTTE) incelenmiştir. Makalede vaka çalışması yöntemi uygulanmış ve örnek olarak alınan örgütlerin eylem verileri analize dâhil edilmiştir. Araştırmanın da gösterdiği gibi, terörizmle mücadele ancak terör örgütlerinin yeteneklerini etkisiz hale getiren ve terörizmin sebeplerini ortadan kaldıran bütüncül bir stratejiyle başarılabilir. Bu ise terör örgütünün yaşam evrelerine göre farklı mücadele araçlarının kullanılmasını gerektirir. Terör örgütlerinin eylem inisiyatifine sahip olduğu dönemlerde caydırıcı ve ön alıcı tedbirler; şiddet kontrol altına alındığında ise terörizmin kökten sebeplerinin giderilmesine yönelik alınan tedbirler ağırlık kazanmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Terörizm, Terörizmle Mücadele, Örgütsel Yaşam Evreleri, PIRA, ETA, LTTE.

Tam metin PDF

Lojistik Hizmetlerin Özelleştirilmesi Kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Dış Kaynak Kullanımı ve Özel Askerî Şirketler

Using Outsourcing in Turkish Armed Forces and Private Military Companies in the Context of Privatization of Logistic Services

M. Cem OĞULTÜRK
Dr., İkmal Maliye Okul ve Eğitim Merkezi Komutanlığı, e-posta: cogulturk@gmail.com.

Sayfa 167 – 193 (27)

Öz
Özel askerî şirketler, faaliyetlerini sözleşmeler çerçevesinde yürüten kuruluşlardır. Türk Silahlı Kuvvetleri son yıllarda dış kaynak kullanarak çeşitli hizmetleri tedarik etmekte, ancak Türk Silahlı Kuvvetleri ile Özel Askerî Şirketler arasında imzalanmış bir sözleşme henüz bulunmamaktadır. Uluslararası yazında gelişmiş ülke ordularının Özel Askerî Şirketler ile yaptığı ortaklıklara ilişkin pek çok araştırma yer almaktadır. Yerli yazında ise Türk Silahlı Kuvvetleri’nin özel askerî şirketlerden faydalanması gerektiğine dair araştırmalar var olmakla birlikte, sadece bunun nasıl gerçekleştirileceğine dair kısıtlı bilgilere yer verilmektedir. Bu eksikliğin giderilmesi adına hazırlanan bu çalışmada, Özel Askerî Şirketleri siyasi, hukuki, ekonomik ve etik açıdan incelemek ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile ortak çalışma alanlarını belirlemek amaçlanmıştır. Araştırma bulguları, lojistik hizmetlerin özelleştirilmesinde özel askerî şirketler ile imzalanacak sözleşme alanlarının belirlenmesi, mevzuatta yapılacak değişiklikler ve Türkiye’de özel askerî şirketlerin kurulmasına yönelik gelişmelerin en önemli faktörler olduğunu göstermektedir.
Anahtar Kelimeler: Özel Askerî Şirket, Türk Silahlı Kuvvetleri, Dış kaynak, Lojistik, Özelleştirme.
 

Tam metin PDF

Yayım Esasları