Dağlık Karabağ Sorununda Azerbaycan Tarafından Kuvvet Kullanım Olasılığının Analizi

An Alternative Solution of the Problem of Nagorno-Karabakh: Use of Force by Azerbaijan

Ahmet SAPMAZ ve Gökhan SARI
Kara Harp Okulu, Savunma Bilimleri Enstitüsü, Uluslararası Güvenlik ve Terörizm Doktora Müdavimi, e-posta: ahmet_sapmaz@yahoo.com.
Dr., Kara Harp Okulu, Savunma Bilimleri Enstitüsü, Güv.Bil. A.B.D., e-posta: gsari@kho.edu.tr.

Sayfa 1 -31 (31)

Öz
Dağlık Karabağ sorunu, Güney Kafkasya’da güvenlik ve istikrarın önündeki en büyük engellerden biridir. Temel olarak Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı AGİT Minsk Grubu çerçevesinde sürdürülen barış görüşmelerinden bugüne kadar herhangi bir sonuç alınamamıştır. Azerbaycan topraklarının %20’sinin Ermenistan tarafından işgalinin sürmesi, 600.000’e yakın Azerinin yerlerinden edilmiş olarak yaşamak zorunda kalması, Azerbaycan’ın askeri harcamalarında görülen artış ve Azerbaycan siyasi ve askeri liderlerinin işgal altındaki bölgeleri askeri güç kullanarak alma söylemleri yeni bir savaşın çıkma olasılığını artırmaktadır. Ancak 2008 yılında Rusya ile Gürcistan arasında yaşanan savaş, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’a yönelik muhtemel askeri harekâtında dikkatli davranmasını gerekli kılmaktadır. Bu noktada Azerbaycan’ın dikkate alması gereken en önemli faktör, Rusya’dır.
Anahtar Kelimeler: Dağlık Karabağ, Azerbaycan, Rusya, Ermenistan, Askeri Güç Kullanımı.

Tam metin PDF

İran’ın Nükleer Teknoloji Politikası ve Türkiye İçin Yaratacağı Sonuçlar

Iran’s Nuclear Technology Policy and the Consequences for Turkey

Fikret BİRDİŞLİ
Yrd.Doç. Dr., Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İ.İ.B.F. Uluslararası İlişkiler Bölümü, Siyasi Tarih, A.B.D. Başkanı, e-posta: fbirdisli@ksu.edu.tr.

Sayfa 33 – 53 (21)

Öz
İran sahip olduğu kaynaklar ve radikal yönetim biçimi nedeniyle Ortadoğu’nun en tartışmalı ülkelerinden biridir. 1980’lerin ortasından itibaren İran ABD ve diğer Batı ülkeleri tarafından nükleer silah üretmeye çalışmakla suçlanmakta ve bu nedenle ABD tarafından bölge ve dünya barışı için bir tehdit olarak değerlendirilmektedir. İran, nükleer teknolojisini geçmişte Batı’dan transfer etmiş olmasına rağmen bu suçlamanın gerçek nedeni İran’ın Batı tarafından tam olarak kontrol edilemeyen bir ülke olmasından kaynaklanmaktadır. Bir bölge ülkesi olarak, Türkiye, bu çatışmada anahtar ülke olma konumundadır ve Türkiye nükleer tek-noloji konusunda İran’a koşullu destek vermektedir. Türkiye İran’ı doğrudan bir tehdit olarak algılamamasına rağmen, İran’ın nükleer politikası bölgedeki dengeleri Türkiye aleyhine bozacaktır. Ayrıca İran üzerindeki uluslararası baskı nedeniyle de Türkiye-İran ilişkileri hassas bir zemin üzerinde ilerlemektedir. Bu makale İran’ınnükleer politikasının tarihsel geçmişini inceleyerek Türkiye için sonuçlarını değerlendirmektedir.
Anahtar Kelimeler: Bölgesel güvenlik, İran, Nükleer teknoloji, Ortadoğu.

Tam metin PDF

Uluslararası Ceza Mahkemesi ve Terör Suçları Açmazı: Çözüm Açısından Bir Değerlendirme

International Criminal Court and the Dilemma on Crimes of Terrorism: An Evaluation for the Resolution

Gürkan DOĞAN
Dr., Ulş., Per.Okl. ve Eğt.Mrk.K.lığı, e-posta: gurkan_dogan@hotmail.com.

Sayfa 55 – 98 (44)

Öz
Yüz yılı aşan bir geçmişe sahip Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) düşüncesi nihayet 1998 yılında Roma Konferansı ile şekillendirilebilmiş ve 2002 yılında Mahkeme’nin kurulması ile birlikte hayata geçirilmiştir. Bu süreçte terörizm, Soğuk Savaş sonrası dönemin en önemli güvenlik risklerinden birisi haline gelmiş ve giderek uluslararası bir niteliğe sahip olmuştur. Bu kapsamda uluslararası terörizmle mücadele açısından, terör suçlarının da Mahkeme’nin yargı kapsamına alınmasına dair girişimler söz konusu olmuş, ancak bu girişimler sonuçsuz kalmıştır. Bu çalışmada öncelikle UCM düşüncesi’nin tarihsel gelişimine yer verilecek, ardından UCM’nin “kuruluş süreci” ve “terör suçları”ele alınacaktır. Son olarak terör suçlarının da insanlığa karşı bir suç olarak kabul edilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, muhtelif terör olaylarıyla Roma Statüsü’nün 7. maddesi karşılaştırmalı olarak değerlendirilecektir.
Anahtar Kelimeler: Uluslararası Ceza Mahkemesi, Roma Statüsü, Terör Suçları.

Tam metin PDF

Stratejik İletişim Modeli ve Güvenlik Alanına Uygulanabilirliği

Strategic Communication Model and Its Usability in the Security Field

Metin GÜRCAN
Bnb., Genelkurmay İletişim Daire Başkanlığı ve Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü, Doktora Öğrencisi, e-posta: metin.gurcan@bilkent.edu.tr.

Sayfa 99 – 138 (40)
 

Öz
Stratejik iletişim, uzun vadeli stratejik hedeflere ulaşmayı kolaylaştırmak maksadıyla eylem-söylem paketi olarak kodlanmış mesajların en uygun yer ve zamanda, en uygun vasıta ile, en güçlü etkiyi yaratacak ve en senkronize şekilde, sürekli ve şeffaf bir süreçle ilgili (veya hedef) kamuoyu ile paylaşılmasını ve kamuoyunun etkilenmesini amaçlayan bir “yetenek” olarak tanımlanabilir. Önceleri ticari anlamda etkin bir pazarlama ve reklam aracı olarak kullanılanbu modelin, son yıllarda güvenlik alanında da uygulanabilirliği tartışılmaya başlamıştır. Ampirik bir yanıolmayan bu çalışmanın ilk amacı, henüz hakkında Türkçe literatürünün oluşmadığı bu kavramı bir başlangıç olarak güvenlik alanındaki akademik camiaya tanıtmaktır. Öncelikle modern iletişim ortamındaki değişiklikleri irdele-yen, müteakiben stratejik iletişimi açıklayan çalışmanın temel amacı; stratejik iletişimin bir model olarak güvenlik alanında kullanılıp kullanılamayacağı sorusuna cevap bulmaktır. Çalışma, stratejik ile-tişimi geliştirmede “lokomotif” rolü üstlenmiş olan NATO’nun bu modeli niçin ve nasıl uyguladığını da bir “örnek olay” olarak analiz etmektedir.
Anahtar Kelimeler: Stratejik iletişim, halkla ilişkiler, kamu diplomasisi, algı, söylem.
 

Tam metin PDF

Stratejik Planlamanın Dayanağı Olarak Stratejik Öngörü Gereksinimi ve Geliştirme Yöntemleri

Necessity and Development Methods of Strategic Foresight as the Foundation of Strategic Planning

Nazmi ÇEŞMECİ
Yrd.Doç.Dr., Piri Reis Üniversitesi; e-posta: nazmi_cesmeci@yahoo.com.
 

Sayfa 139 – 162 (24)

Öz
Strateji geliştirme ve stratejik planlama hemen her kurum için orta ve uzun vadeli hedefleri gerçekleştirmek için zorunlu çalışmalar haline gelmiştir. Stratejik yönetim kapsamındaki “iç faktörler” kurumların kontrolü altında gelişebilmektedir. Ancak “dış faktörler” gelecekteki “çevresel koşullar”ın etkisi altında şekillenecektir. Söz konusu çevresel koşullar doğal olarak bugün içinde bulunulan çevresel koşullar ile aynı olmayacaktır. Bu gerçekten hareketle, kurumlar ve devletler geleceğin nasıl şekilleneceği hakkında bilgi sahibi olma ihtiyacı içindedirler. Geleceği tahmin etmek, tarih boyunca hep yapılagelmiştir. Son yıllarda bu çalışmalar geçmişte yapıldığından farklı olarak bilimsel verilere dayanılarak yapılmaya ve bu konuda yöntemler üretilmeye çalışılmaktadır. Bu makalenin amacı, stratejik planlama için ihtiyaç duyulan gelecek tahminlerinin önemini vurgulayarak, bu konuda literatürde yer alan başlıca çalışmalar ve yöntem denemelerinin analizini yapmak ve ortaya çıkan boşluklarla ilgili önerilerde bulunmaktır.
Anahtar Kelimeler: Stratejik yönetim, stratejik planlama, trend değişimleri, pradigma dönüşümü, stratejik öngörü ve senaryo planlama.

Tam metin PDF

Osmanlı Bahriyesi’nde İlk Denizaltılar: Abdülhamid ve Abdülmecid

The First Turkish Submarines in Ottoman Navy: Abdülhamid and Abdülmecid

Evren MERCAN
Sakarya Üniversitesi, Tarihi Bölümü Doktora Öğrencisi, e-posta: emercan@yahoo.com.
 

Sayfa 163 – 184 (22)

Öz
Osmanlı Bahriyesi tarafından Nordenfelt şirketinden sipariş edilen Abdülhamid ve Abdülmecid denizaltılarının dönemin konjonktürel gelişmeleri göz önünde bulundurularak hangi amaç doğrultusunda sipariş edildiği ve söz konusu denizaltılara ne tür taktik roller biçildiği, bu makalenin problemini oluşturmaktadır. XIX. yüzyılın son çeyreğinde denizaltılara; başlangıçta, ablukayı kırmak ve daha sonraları ise savunma amaçlı kıyı ve liman ağızlarını koruma görevleri uygun görülmüştür. Dönemin hâkimiyet stratejisinin merkezinde denizlerin olması, ülkeler arasında alevlenen silahlanma yarışında denizaltıyı önemli bir savunma silahı haline getirmiştir. Yunanistan’ın 1886 yılında Nordenfelt’den bir denizaltı sipariş etmesiyle tarihte ilk defa bir ülke denizaltı gemisine sahip olmuştur. Buna karşılık, Osmanlı İmparatorluğu da Ege’deki rakibinin sahip olduğu gizli silahın daha teknolojik uyarlamasını ve sayısal olarak iki katını alarak taktik ve psikolojik üstünlük sağlamayı amaçlamıştır.
Anahtar Kelimeler: II. Abdülhamid, Tahtelbahir, Denizaltıcılık, Osmanlı Bahriyesi, Nordenfelt.

Tam metin PDF

Kitap İncelemesi (İngilizce)

Kitap Tanıtımları (İngilizce ve Türkçe)