Çin’in Afrika’daki Barışı Koruma Misyonlarının Ardındaki Nedenler: Pekin’in Stratejik Düşüncelerini Yorumlama

Behind China’s Peacekeeping Missions in Africa: Interpreting Beijing’s Strategic Considerations

Wang LI ve Paul DOTTIN
Prof. Dr., Uluslararası İlişkiler Bölümü, Nankai Üniversitesi, e-mail: liwang_99@yahoo.com.
Dr., Araştırma Görevlisi, Gelişim Çalışmaları Merkezi, Nankai Üniversitesi.

Sayfa 1 – 16 (16)

Öz
Çin, geçtiğimiz on yıllık süre içerisinde dünya çapında gerçekleştirilen barış gücü misyonlarına aktif olarak katılım sağlamıştır. Çin dış politikasındaki değişiklikler, özellikle Afrika’da gerçekleştirilen bu diplomatik atılımlar dünya çapında bir ilgi odağı haline gelmiştir. Bu makale, Çin’in Afrika’da barışı koruma yolunda attığı adımların ardındaki nedenleri ve bu adımları atmaktaki yeterliliğini, ülkenin stratejik ve diplomatik anlayışına ışık tutacak bir olay incelemesi olarak ele almaktadır. Yazarlar, realist akademisyenlerin savunduğu üzere Çin’in Afrika’daki barışı koruma misyonunu günümüzün uluslararası düzeninden beslenerek Çin merkezli bir dünya oluşturmak için bir manevra olarak görmektedir. Aksine, Çin’in Afrika’daki barışı koruma misyonlarının (bariz insancıl yararlarının yanı sıra) günümüz konjonktürü içerisinde kalarak otoritenin pekiştirilmesi yolunda atılmış bir gündemde kalma/ön plana çıkma adımı olarak görülmesi gerekmektedir. Başka bir deyişle, Çin’in Afrika’daki barışı koruma adımları dünya sistemini Batı’nın elinden almadan, (tüm riskleri de hesaba katarak) ülkenin dünya çapında daha çok saygı ve etki uyandıracağı bir stratejik hamledir. Doğu’nun başı çekeceği, gücün el değiştirmesi üzerine yaşanacak savaşların gerçekleşeceğini öneren realist kehanetlerin aksine; Çin, Afrika’da küresel güçler dengesinde payına düşene barış yoluyla ulaşmanın erdemine odaklanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Çin, barışı koruma, diplomasi ve sorumluluk, güç aktarımı.

Tam metin PDF (İngilizce)

Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasında Libya’nın Rolü ve Etkisi

Libya’s Role and Effect on the Efforts to Limit the Maritime Jurisdictions in the East Mediterranean

Cihat YAYCI
Dr.Dz.Kur.Kd.Alb, Komodor, 5. Muhrip Filotillası Komodorluğu, e-posta: cahityayci@hotmail.com.

Sayfa 17 – 41 (25)

Öz
Libya'nın 29 Mayıs 2009 tarihinde Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) ilan edip anlaşmaya hazır olduğunu ilan etmesi üzerine, "Türkiye ile Libya arasında uluslararası hukuka uygun olarak bir deniz yetki alanı sınırlandırma anlaşması yapılabilir" düşüncesine istinaden konunun akademik yönden incelenmesi ve değerlendirilmesi neticesinde elde edilen sonuçlar aşağıdaki makalede özetlenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Libya, Doğu Akdeniz, Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması, Enerji.

Tam metin PDF

Güvenliği ve Barışı Koruma: NATO’nun ‘Kritik Güvenlik Söylemi’ni Stratejikleştirmenin Ardında Yatan Nedenler

Keeping Security and Peace: Behind the Strategicalization of NATO’s ‘Critical Security Discourse’

Giovanni ERCOLANI
Dr., “Centre for Energy and Environment Security” (Nottingham Trent University, İngiltere) üyesi, “Peace Operations Training Institute” (ABD) tez danışmanı, “Royal Institute of International Affairs - Chatham House” (İngiltere) üyesi, “Royal Anthropological Institute” (Londra, İngiltere) üyesi, e-mail: drercolani@yahoo.co.uk.

Sayfa 43 – 85 (43)

Öz
Sovyetler Birliği’nin 1991’de sona ermesiyle NATO kendi varlığının meşruiyetini yeniden temellendirme sürecine girmiştir. NATO bu meşruiyet zeminini öncelikle söylemsel olarak oluşturmakta ve bunun inşasını yaparken “Gelecek güvenliği riski” söylemi üzerinden politikasını belirlemektedir. Bu makale, NATO’nun varlığının meşruiyetinin inşa sürecini, söylem analizi yöntemiyle inceleyerek, NATO’nun günümüzdeki amacının yapı taşlarına ışık tutmayı ve bu bağlamda da bu “yeni” NATO’nun varlık sebebini belirleyen ve etkileyen faktörleri ortaya çıkarmayı hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: NATO, Sovyetler Birliği, Güvenlikleştirme, Kritik Güvenlik Söylemi, NATO Söylemi.

Tam metin PDF (İngilizce)

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Tutuklama Kararlarıyla İlgili Bir Değerlendirme: Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir Örneği

Analysis on the Arrest Warrants of the International Criminal Court: Case of Sudanese President Omar El – Beshir

Şener ÇELİK
Araştırmacı, e-posta: senercelik@doruk.net.tr.

Sayfa 87 – 100 (14)
 

Öz
Sudan kurulduğu 1956 yılından beri Müslüman-Arap nüfustan oluşan kuzey, Animist ve Hristiyan nüfusun yaşadığı güney ve Arap olmayan yerli nüfusun bulunduğu Darfur Bölgeleri arasında süregelen silahlı mücadelelere sahne olmuştur. Sudan Hükümeti, bu süre içinde aralıklarla, güneyde Sudan Halk Özgürlük Ordusu/Hareketi (Sudan People's Liberation Army / Movement - SPLA/M), Darfur’da ise Sudan Özgürlük Ordusu (Sudan Liberation Movement - SLM) ve Adalet ve Eşitlik Hareketi (Justice and Equality Movement - JEM) isimli rejim karşıtı direnişçi/ayrılıkçı örgütlerle savaşmıştır. Darfur’daki çatışmaların artarak devam etmesi üzerine, hükümet direnişi bastırmak için kitlesel katliam boyutlarına ulaşan bir şiddete başvurmuş, bunun üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni (ICC) Sudan hakkında soruşturma açmakla yetkilendirmiştir. ICC, bu yetkiye dayanarak açtığı soruşturma sonucu, Sudan’ın halen görevde olan Devlet Başkanı Ömer Ahmed El-Beşir hakkında tutuklama kararı çıkarmış ancak karar uluslararası örf-adet hukukundaki, “halen görev başında olan devlet başkanlarının dokunulmazlığı” ilkesi ile çeliştiği için yoğun eleştirilere maruz kalmıştır. Bu çalışmada Sudan’daki krizin ve ICC’nin kısa tarihçeleri verildikten sonra söz konusu karara giden sürecin analizi, tutuklama kararının hukuki gerekçeleri ve dokunulmazlık ilkesi ile çelişkisi ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: ICC, BM Güvenlik Konseyi, Güvenlik Konseyi 1593 Nolu Kararı, Darfur, El-Beşir, Janjawid.
 

Tam metin PDF

Nijerya’da Ulusal Güvenliği Yeniden Düşünmek: İstikrarlı Bir Yönetim için Koşulları Belirleme Analizi ve Geleceğe Yönelik Beklentiler

Rethinking National Security in Nigeria: Analysis of Predisposing Conditions and Prospects for Stable Polity

Eugene N. NWEKE
Dr., Siyaset Bilimi Bölümü, Ebonyi Devlet Üniversitesi, Nijerya, e-posta: ndufield@yahoo.com.
 

Sayfa 101 – 116 (16)

Öz
Nijerya halkının bugün karşı karşıya kaldığı en büyük sorunlardan birinin (siyasi cinayetler, suikastlar, seçimlerde yaşanan şiddet olayları, etnik temizlik, toplumsal ve dini çatışmalar, Nijerya Deltası krizi, adam kaçırmalar, silahlı soygunlar ve bombalama olayları, vb. ile örneklendirilebilecek) güvenlik sorunu olduğu çok açıktır. Bu çalışma, ülkenin demokratik yönetime geçtiği Mayıs 1999'dan bu yana işbaşına gelen Nijerya hükümetlerinin ülkede anayasada belirtildiği şekliyle güvenliği sağlamakta başarısız olduklarını öne sürmektedir. Hiç şüphesiz ki, bir ülkenin güvenliği, ülkede herhangi bir türde gelişmenin yaşanması yolunda çok önemli bir unsurdur. Bu nedenle, bu çalışma, Nijerya'da ulusal güvenliği tehdit eden unsurları incelemeyi ve Nijerya'yı güvenli bir ülke haline getirmek için yapılması gerekenler konusunda önerilerde bulunmayı hedeflemektedir.
Anahtar Kelimeler: Ulusal Güvenlik, Güvensizlik, Çatışmalar.

Tam metin PDF (İngilizce)

Sömürge Devletlerinin Kullandığı Sömürgecilik Araç ve Metotları Vaka Analizi: Belçika Krallığı’nın Kongo’daki Sömürge Dönemi

Colonial Tools and Methodology Used by Colonial States A Case Study: Belgian Colonial Period in Congo

Ali DEMİR
P.Kur.Bnb., NATO Kh. IMS İş Birliği ve Böl.Güv.Bşk.lığı Kb.Sb., Brüksel, Belçika, e-posta: mandemir@gmail.com.
 

Sayfa 117 – 141 (25)

Öz
XIX’uncu yüzyılın ikinci yarısında, Almanya’nın Bismarck liderliğinde birlik ve beraberliğini sağladığı dönemde, Avrupalı devletler Berlin Konferansı’nda Afrika kıtasını sömürge haline getirip paylaşmışlardır. Genç bir ülke olan Belçika hissedarlardan birisidir. Belçika kendisinden yaklaşık seksen kat daha büyük bir devlet olan Kongo’yu, kullandığı sömürgecilik araç ve yöntemleri sayesinde uzun süre yönetmiştir. Kongo’daki Belçika idaresi XIX ve XX yy.larda tüm Afrika’da uygulanmış olan sömürge yönetimleri için fikir veren bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı ülkelerinin Afrika’ya medeniyet getirme amacı ile girmelerine rağmen, yaklaşık bir asırlık süre içerisinde kendi dil ve dinlerini dayattıkları, Afrika’nın kaynaklarını batıya taşıdıkları ancak medeniyet adına uzantıları günümüze kadar gelen pek çok soru işareti bırakacak uygulamalarda bulundukları gözlemlenmektedir. Sömürgecilik aracı olarak “dil” ve “din”in kullanımı, bu iki temel sömürgecilik aracı ile birlikte temel metotlar olarak “misyonerlik”, “medenileştirme” kavramının kullanılışı, sömürge devletlerinde kurulan “sosyal düzen”, “iş grupları”, “eğitim sistemi” ve ekonomik kaynakların transferi için oluşturulan “taşıma sistemi” üzerinde durulmuştur. Çalışmada, Avrupalı sömürge devletlerinin medeniyet getirme adına Afrika’ya girdikleri, önce Afrikalıların dil ve dinlerini değiştirdikleri, bu işlemi de misyonerleri kullanarak gerçekleştirdikleri ve sömürge ülkelerinde kurdukları eğitim sistemi ve yerel sosyal sınıflarla sömürgeci otoritelerini güçlendirdikleri ve sömürge ülkelerinin ekonomik kaynaklarını kendi ülkelerine taşıyarak refah düzeylerini artırdıkları, bu uğurda bazen işkenceye varan metotlar uyguladıkları bulgularına ulaşılmıştır. Sömürgecilik klasik anlamda sona ermesine rağmen “yeni sömürgecilik” anlayışı altında aynı araç ve metotların halen kullanılmaya devam edildiği sonucuna varılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Belçika, Kongo, sömürge, medeniyet, dil.

Tam metin PDF

Ülke Savunmasında Deniz Yolu Ulaşımının Önemine Bir Örnek: Balkan Harbi’nde Osmanlı İmparatorluğu’nun Deniz Yolu Ulaştırması

An Example on the Importance of the Marine Transportation for the Defence of a Country: Marine Transportation of the Ottoman Army in the Balkan Wars

Bülent DURGUN
Dr.Ulş.Yb., K.K.K. Ulş., Per. Okl. ve Eğt. Mrk. K.lığı, e-posta: b_durgun@hotmail.com.
 

Sayfa 143 – 167 (25)

Öz
Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bulunan Osmanlı İmparatorluğu büyük bir insan ve lojistik kaynağa sahiptir. Sahip bulunduğu bu kaynaklar ve Almanya ile birlikte yapılandırmış olduğu silahlı kuvvetler ile Balkan Savaşları başlamadan önce çok güçlü bir görüntü oluşturmuştur. Bu nedenle Avrupalı devletler savaşın sonucu ne olursa olsun sınırların değişmeyeceğini savaşın başında garanti etmişlerdir. Ancak savaşın başlaması ile birlikte Osmanlı İmparatorluğu sahip olduğu kaynakları harekat alanına sevk edememiştir. Stratejik intikalin en önemli unsuru olan deniz yolunun Ege’de kapalı olması ile Marmara ve Karadeniz’de kullanılan ulaştırma vasıtalarının nitelik ve nicelik olarak yetersiz kalması sevkiyatın aksamasının en temel nedenlerinden birisini oluşturmuştur. Uygun kullanılamayan deniz yolu ulaştırması, doğrudan doğruya Osmanlı İmparatorluğu’nun savaşı kaybetmesinin, dolaylı olarak da beklenmeyen bu yenilgi karşısında sınırların korunması konusunda Avrupa’nın vermiş olduğu garantiyi geri çekmesinin sebeplerinden birisi olarak karşımıza çıkmıştır.
Anahtar Kelimeler: Osmanlı İmparatorluğu, Balkan Harbi, Deniz Yolu Ulaştırması, Bahriye, Seyrisefain, Şirket-i Hayriye.

Tam metin PDF

Kitap Tanıtımları