Afganistan: Bölgesel Rekabet ve Yeni Açılımlar

Afghanistan: Regional Competition and New Expansions

Mert GÖKIRMAK
Yrd.Doç.Dr., Uludağ Üniversitesi, E-posta: mert@uludag.edu.tr

Sayfa 7 – 42 (36)

Öz
Afganistan harekâtı, ABD içinde ve NATO çerçevesinde uzun zamandır tartışılmakta, ancak ileri sürülen görüşler arasında keskin ayrılıklar bulunmaktadır. Bununla birlikte, ABD ve NATO bölge ülkelerinin desteğini almak için yeni bir açılım sürecini başlatmaya karar vermiştir. Düşünülen strateji, öncelikle hem Afganistan’daki askeri kuvvetlerinin lojistik sorununu çözeceği, hem de ekonomik karşılıklı bağımlılığı arttırarak, bölge ülkelerinin desteğini alacağı bir ulaşım ve ticaret ağı planıdır. Sonrasında ise Afganistan’daki kamu diplomasisi faaliyetlerinin arttırılmasıdır. Ancak İran ve Pakistan arasındaki bölgesel rekabet ile Hindistan, Çin ve Rusya üçgenindeki mesafeli dayanışma modeli, Afganistan’da sürdürülen operasyonun çok daha karmaşık ve çok boyutlu bir yapıya sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca Afganistan’daki uyuşturucu ticareti ve Müslüman ülkelerden gelen mali yardımlar sayesinde Taliban’ın güç kaybettiğini söylemek mümkün görünmemektedir. Sivilölümlerin giderek artması ile yükselen gerilim, Afgan halkının tavrını etkilemektedir. Konuya çözüm için önerilen “Müslüman Barış Gücü” oluşturma fikrinin ise ne kadar etkili olacağı çok tartışmalıdır.
Anahtar Kelimeler: Afganistan, Taliban, Kuzey Dağıtım Hattı, İran, Pakistan, Orta Asya.

Tam metin PDF

Modernleşme ve Jeopolitik Ekseninde Doğu Sorunu

Eastern Problem on the Axis of Modernization and Geopolitics

Emre BAYSOY
Araş. Gör., Namık Kemal Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İlişkiler Bölümü ve Harp Akademileri Komutanlığı, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Ulusal ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri programı doktora adayı. E-posta: ebaysoy@nku.edu.tr.

Sayfa 43 – 72 (30)

Öz
Doğu Sorunu, diplomasi tarihçileri tarafından temelinde din çatışması bulunan ve Osmanlı-Avrupa düşmanlığından kaynaklanan bir sorunolarak ele alınmıştır. Bu anlayışa göre Doğu Sorunu, Osmanlı’nın sahip olduğu topraklardan çıkarılması için “büyük devletlerin” aralarında yaptıkları işbirliğinin adıdır. Ancak gerçekte söz konusu olan Osmanlı’nın yok edilmesi değil, yaşatılması sorunudur. Bu sav, Avrupa ve Osmanlı arasında düşmanlık değil dostluk ilişkilerinin olduğu anlamına gelmemektedir. Söz konusu tez, dostluk ve düşmanlık kalıplarının Doğu Sorunu ile ilgili olmadığı, politikaların devletlerin çıkarları doğrultusunda belirlendiği üzerine kuruludur. Makalenin bir diğersavı ise, Doğu Sorunu’nun yalnızca “güçler dengesi” ve “19. yüzyıl diplomasi tarihi” konusu olmadığı, aynı zamanda, Arnold Toynbee’nin ilk olarak ortaya koyduğu gibi, bir batılılaşma-modernleşme sorunu olduğudur. Bu bağlamda makalede öncelikle Doğu Sorunu’na ilişkin çeşitli yaklaşımlar özetlenmiştir. İkinci olarak, Rusya ve İngiltere’nin “sorun” karşısında izledikleri politikalar dönemler halinde incelenmiştir. Üçüncü olarak “Sorun”un Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile ve Cumhuriyet’in iradesi doğrultunda çözümlendiği konusu üzerinde durulmuştur. Son olarak Osmanlı’nın 19. yüzyıldaki devlet ve toplum yapısından hareketle Doğu Sorunu, batılılaşma olgusu ile ilgili bir şekilde ele alınmış ve bu bağlamda günümüzde yeni bir Doğu Sorunu’nun gündeme getirilmek istenilip istenilmediği tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Karadeniz Doğu Sorunu, İngiltere, Rusya, Osmanlı Devleti, Batılılaşma.

Tam metin PDF

Modern Öncesi Devletin Yönetim Anlayışı

Understanding of State Regimes before Modern Ages

Abdullah KÖKTÜRK
HAK Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Strateji ve Stratejik Araştırmalar Ana Bilim Dalı Başkanı, E-posta:abdullakokturk@gmail.com.

Sayfa 73 – 97 (25)

Öz
Devletin oluşumu insanlık tarihi içindeki önemli olaylardan birisini oluşturmaktadır. Tarımın ortaya çıkışı, mülkiyetin oluşumu ve korunması ihtiyacı devleti ortaya çıkarmıştır. Çağlar boyunca üretim ilişkilerindeki gelişim ve değişim yeni devlet şekillerini gerektirmiş, her yeni devlet ve üretim şekli kendisi ile uyumlu eğitim, hukuk ve askerlik gibi kurumlarını da beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada devletin oluşumundan modern devlete geçen süreçte yönetim anlayışlarının özelliklerinin incelenmesi amaçlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Antik devlet, Feodal devlet, Geleneksel devlet, Mutlak devlet, Eflatun, İbn-i Haldun, Makyavelli, Nizamü’l Mülk, Poggi, Weber.

Tam metin PDF

Thomas Hobbes ve John Locke’un Güvenlik Anlayışlarının Karşılaştırmalı Bir Analizi

A Compherative Analysis of the Security Concepts in Thomas Hobbes and John Locke

Bilgehan EMEKLİER
Harp Akademileri Komutanlığı, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Ulusal ve Uluslar arası İlişkiler Doktora Öğrencisi, E-posta: bilgehanemekliler@yahoo.com.

Sayfa 99 – 123 (25)

Öz
İnsanın ontolojik ihtiyaçları arasında önemli bir yer teşkil eden güvenlik olgusu, tarih boyunca birçok düşünür tarafından ele alınmıştır. Siyaset felsefesinin öncü düşünürlerinden Thomas Hobbes ve John Locke, henüz XVII. yüzyılda Toplum Sözleşmesi kuramlarının ağırlık merkezini oluşturan ve insan doğasından esinlenilen“doğa hali”-“toplum hali” tipolojilerini güvenlik olgusu üzerine inşa etmişlerdir. Hobbes, güvenlik doktrinini güç ve devlet temelinde oluştururken, devletin karşısında bireyin ödev ve sorumluluklarını ön plana çıkarmıştır. Locke ise özgürlük olgusu üzerinden kurguladığı güvenlik tanımını, bireyin hak ve özgürlüklerinin korunmasıyla özdeşleştirmiştir. Kapsayıcı ve çok boyutlu bir nitelik atfettiği mülkiyet olgusunun çatısı altında Locke, bireyin özgürlüğü ve güvenliğini bütünleştirmiştir. Buradan hareketle bu çalışmanın amacı, Hobbes ve Locke’un güvenlik yaklaşımlarının karşılaştırmalı bir analizini yaparak, iki teorisyenin güvenlik kuramları arasındaki süreklilik, kırılma ve kopuşları ortaya koymaktır.
Anahtar Kelimeler: Güvenlik, Thomas Hobbes, John Locke, Doğa Hali, Toplum Sözleşmesi.

Tam metin PDF

Osmanlı Ordu Teşkilatında Akıncı Ocağının Yeri ve Çağdaş Türk Silahlı Kuvvetlerine Etkileri

The “Akıncı” Branch in the Ottoman Military Organization and its Influences on the Contemporary Turkish Armed Forces

Özgür KÖRPE
Harp Akademileri Komutanlığı, Stratejik Araştırmalar Enstitüsü, Ulusal ve Uluslararası Güvenlik Stratejileri Yüksek Lisans Öğrencisi, P.Kd.Yzb., E-posta: ozgurkorpe@gmail.com.

Sayfa 125 – 165 (41)

Öz
Her olgu, nesne ya da teşkilatta yapıldığı gibi, Çağdaş Türk Ordusu’nun da strateji, taktik ve doktrinlerinde tarihten izler ve kökler aramak, çağdaş Türk askerlik sisteminin evrimini görme açısından gereklidir. Akıncı teşkilatı, aslında değişik isimler altında ve farklı şekillerde en eski Türk devletlerinden beri süregelen bir geleneğin devamıdır. Bu gelenek, 1826 – 1918 arasındaki yaklaşık 100 yıllık dönem hariç tutulursa, Türk tarihi boyunca Türk harp sanatının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Akıncılar bundan 500yıl önce, Osmanlı muharebelerinin öncü kuvvetleriydiler. Komandolar da benzer görevleri bugün çağdaş Türk Ordusu bünyesinde icra etmektedirler. Bundan dolayı, bu makalede, Çağdaş Türk Komandosu’nun genlerinde akıncılıktan izler olup olmadığı incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Akıncı, Akıncılık, Çete, Hafif Süvari, Kuvayı Milliye, Komando.

Tam metin PDF